Çınar ağacı devrilince, herkes odun toplar…Çınarın devrilmesini ölümüne bekleyen, timsah sabrında ve manda genişliğinde ki insan kılığındaki ODUNları, zamanında iyi görmeli ve gereğini yapabilmelisiniz, aksi halde bu aşağılıklar; ateşinize odun atarak sizi yakabilirler, dikkat….
İyi çırak ustası yokken anlaşılır…
Uykudan uyanmanın verdiği sancı, uyanamamanın verdiği zarardan iyidir…
Alışkanlıklarınızın, inançlarınızın, bağımlılıklarınızın; köle ve esiri olmuşsanız: yaşadığınızı zannetmeyin…
Hangi yolu seçmişseniz; o yolun: yolcusu, hancısı veya yolu olmuşsunuzdur..
İnançlarınız; düşünmenizin, sorgulamanızın ve aklınızı kullanmanızın önündeki en büyük engeldir…
Vicdan içinizdeki tanrıdır.. V.Hugo
İçinizdeki bu tanrı, özellikle küçük büyük kazanma ve kaybetme anlarında dile gelir, sahibine seslenir ama işine gelmeyeni duymayan sahibi salağa yatarsa; kişinin bilinçaltına bunların hepsinin kaydını yapar. (amel defterine yazar.) Zamanla dolan bu amel defteri kişinin bilinçaltını lağıma çevirir..Lağım gibi olan bilinçaltınızı bedeniniz taşıyamaz ve isyan etmeye başlar.. Vicdanı bloke eden şeyler genellikle şeytanın İNANÇ adı altında size yutturduğu, sizin de gönüllü yuttuğunuz şeylerdir.. Vicdanınız; tanrınızın sesidir, DUYMAMAZLıktan, gelmeyin, onu kandırmaya çalışmayın, kandırdığınızı zannetmeyin…..…
‘’tanrı büyüktür’’ der, ertelersiniz,
‘’tanrı affeder’’ der, sıyrılırsınız,
‘’tanrı rızası için’’ der, çalarsınız,
‘’tanrı bilir’’ der, oyalarsınız,
‘’tanrı korusun’’ der, çarparlar,
‘’tanrı yanımızda ‘’ der, terk ederler,
‘’tanrı görüyor’’ derler, gizlerler,
Demek ki hakkında hayırlısı buymuş derler, teselli ederler,….
Birbirimizi, sömürmek ve yapılan tüm ahlaksızlıkların üzerini kapatmak için en kusursuz bi örtüdür, tanrıyı kullanmak….Tanrı ile aranıza vekaleten koyduğunuz her şeytan, tanrınızı kandırmak için bi şaklaban….İnançlar; tanrıyı kullanmak ama onu kandırdığımızı zannetmek, aslında en büyük günahtır…Tanrı asla bu günahları affetmez ve hesabını er veya geç mutlaka görür.. Her gün hesabımızı görüyor ama şeytanlığa devam ediyorsunuz…
Hesapsız osuruk bok çıkarır..Bilinçaltınızda ki, hesapsız osuruk gibi; dil sürçmesinde, şaka da, kazanır veya kaybederken, zor zamanlarda, kıvırırken, kıç atarken, hesap öderken, yolculukta, yatakta, mutfak ta, vb. genellikle osurur… Bu osurukları, görmez, duymaz, ve iyi okuyup gereğini zamanında yapmaz, yapamazsanız, osuruk kişilerce öpülmekten, insan gibi yaşamaya, fırsat bulamazsınız….!!!!
Bulgaristan’daki akrabamız, kominizmi şöyle anlatmıştı, ‘’dışarıdan bakınca, kadife yumuşaklığı görürsün, içine girince ellerinle dokununca, kılçıkları eline batar’’’ İZMin her şeyi tehlikelidir, insani değildir….
Erbakan hoca da şöyle demişti, ‘’çocuğa küçükken lokumun içinde vereceksin..’’
Evet, ZEHİR bize inandıranların, bizim de sazan gibi atlayıp, inanmamızda…
Ne diyor ekonomik tetikçiler: yolları yapacaksınız, arabaları vereceksiniz, borçlandıracaksınız, özelleştireceksiniz, ürettirmeyip hazıra alıştıracaksınız ve onlar sizin köleniz olacaktır….
En az olan bulunan var olan en kıymetlidir…Bu gün için nedir bunlar, ALTIN ve GÜVEN…..
Kendinize sorun bakalım, GÜVENilirliğiniz, kendinize güveniniz, sazan gibi oltaya atlayıp inandırmaya çalıştıklarına hazır ve yutmaya hazır mısınız, içinizde ki kendinize güveniyor musunuz…????
Eskilerden güzel bi söz vardır; ağır ol batman çek hafif taşa g..t silerler….Hafif taş mısınız, ağır mısınız?..
Arkadaşın kökeni, arka-taş’tır, yani arkanı emanet ettiğin en güvendiğindir, yani badi derler, muharebede arka arkaya, sırt sırta savaşacağin can silah arkadaşındır….Bakın bakalım, arkadaşlarınız ne kadar sağlam, arkanızdaki …..siz de ne kadar sağlamsınız?…
Askeri talimnamelerin esas temeli, mantığı, anayasası; kanla yazılmasıdır, her bir maddesinde can ve kan vardır…….. Yazılarımda bu esas temelindedir….
‘’Beden hatırlar, kemikler hatırlar, eklemler hatırlar, hatta serçe parmaklar bile hatırlar, bellek, hücrelerin kendi içindeki resimlere ve duygulara işlenmiştir. Anılar, bedenin herhangi bir yerine bastırıldığında, sıkıldığında, hatta hafifçe dokunulduğunda içine su çekmiş bir süngerde akan su gibi dışarı çıkabilir..’’ Clarissa P. Estes gulçinkosarcom