Öne çıkan

maymunluğun lüzumu yok ya…

Bi gösterme, görünme, görsünler, merakı almış başını gidiyor..Ne meraklısınız göstermeye? Göstermekten, kendinizi göremiyorsunuz!..Maymunmuyuz, maymundan mı geliyor bu gösterme merakı..Bu gösterme merakının altında, acaba güvenliği sağlama ve beğenilme isteği, beklentisi de beraber almış başını gidiyor mu??..Karşılıklı cinslerin birbirini avlama ve tavlama davranışları mı?.

Makyaj, imaj ve onlarca maske; daha mı güven veriyor?..Şişkin EGOnun şaşkın davranışları olmuyor mu?..Maksadını aşan gösterme işlerinden bahsediyoruz, malum..Maymunun en önemli iki özelliği; gösteriş ve taklitmiş..

Bu kadar özden, esastan uzaklaşan abartılar sonucu, yere değmeyen ayaklarınızla, nereye doğru yolculuktasınız?..

Kaybeden kumarbaz, masadan kalkmazmış..Yalan dolanı, borç borcu çeker dururmuş…Bu kısır döngü de kısır bi hayat kaçınılmazmış…

”Beyin bir donanımdır, herkeste vardır; akıl bir yazılımdır, herkeste yoktur.”Anooshirvan Miandji

”Başkalarının yaptıklarını, düşündüklerini, ima ettiklerini ya da söylediklerini kişisel algılamayın..Herkes kendi inanç sistemi içinde düşünür ve kendince yargılara varır. Dolayısıyla insanların sizin hakkınızdaki düşünceleri sizin şahsınızdan çok kendileriyle ilgilidir.” Don Miguel Ruiz

”Görmezden gelin, ses etmeyin, cevap vermeyin, sessizlik herkesi mahveder.” Charles Darvin

”İçin temiz olmadıktan sonra, hacı hoca olmuşsun, kaç para! Hırka, tespih, post, seccade güzel; ama tanrı kanar mı bunlara?…

Kimi kandırmaya çalışıyorsun ya, kendini kandırıyorsun farkındamısın, farkettiğinde çok geç olur, bilesin..!! Senin dışında herkes her şeyin farkında, zannetme ki farkında değiller..? Maymunluğun lüzumu yok be arkadaşlar…

karakteriniz kaderinizdir…

      ‘’Karakteriniz  kaderinizdir.’’  Kitabının yazarı… Russel W. Gough      Karakter nedir, nasıl geliştirilir, karakteriniz nedir, ne kadar bu konunun bilinçli farkındasınız, hangi yolda ilerliyorsunuz, sağlam karakterli olabilmek için ne yapıyorsunuz  vb…..(okumayı sevenlere ve karakteri ile ilgili kendini geliştirmek isteyenlere tavsiye ederim….)

     Herkes kendi kaderinin, karakterinin mimarıymış, iyi ve güzel insan olmanın yolu da sağlam karakterden geçmektedir…Ne demiş, Mustafa KEMAL ATATÜRK    ‘’Cumhuriyet sağlam karakterli muhafızlar ister..’’   ne büyük adammışsın,…..

      İnsan yaradılışı, yapısı ve doğası gereği, yalan söylemeye, kıvırmaya, maske ile binbir numara yapmaya, tembelliğe meyilli bi canlıdır…(akıl ve mantığın, dürüst bilginin eğitimi, sistemin etkin insani adaletinin sağlanması durumları istisnai durumlardır..) Bu yeterli eğitim talim ve adalet ile aydınlatılamamış tür; en güvendiğini en sona bırakır, çünkü ondan kendisine hiç bi zarar ve tehlike gelmeyecektir….Her türlü haltı yapar, boğazına kadar boka battıktan sonra da bu en güvendiğine gelir, kendisini kurtarması için……Burada o kadar güzel mağduru oynar ki; dikkat etmezseniz sizi de bokun içine çekebilir….O duruma gelene kadar, tamah ve tenezzül ettiklerine iyi bakarsanız; beş para etmez, haddini bilmez,  üç kuruş para vb. şeylerdir…

     Güzel bi Azeri atasözü vardır: ‘’az yiyerem hekimle işim olmaz,  düz giderem hakimle işim olmaz..’’

    Testide ne varsa o sızar dışarıya……Ağzı lağım gibi olan sahtekarlar, yeri zamanı ve meydanı sadece kendilerinin konuşacağı şartları ayarlayarak; öyle boktan şeyleri o kadar güzel soslu ve korku dolu palavralarla, yandaş lağım farelerine defalarca maval okurcasına atar ve tutarlar ki, sorma gitsin……İcraatı boktan olanın ağzı, lağım temizlemeye çalışan vidanjör gibidir…. Osuruktan terazinin boktan olurmuş dirhemi….Devamlı konuşan, aslında; içindeki lağımı dışarıya kusarken;  yaptığı hırsızlık ve soygunu unutturmaya, yutturmaya çalışıyordur…Bu tiplerin söylediklerini doğru okumak ve anlamak için; karşısında itham ettiklerine değil, BEN bunları yapıyorum, diye ters okumalısınız ki doğruyu bulabilesiniz, anlayabilesiniz, çünkü; testi de olanlar bunlar ve  lağımda yer kalmadığından bokları dışarıya fışkırmaktadır……Bu lağım fareleri, yaptıkları soygun ve hainliğin korkuları ile yaşamlarını sürdürürler, lağım dışına çıkınca öleceklerini bilirler…

     Satın alınabilen her şeye MAL denir. O malın; yürüyor, konuşuyor ve gaflet, delalet, ihanet ile nefes alıyor olması bir şeyi değiştirmez..  Nejat  UYGUR

   FİYATI BELLİ OLMAYAN VE SATIN ALINAMAYAN İNSANA SAĞLAM KARAKTERLİ….diye bize öğretmişlerdi.  Evet satın alınıyorsanız, fiyatınız nedir?  Bu malların fiyatı o kadar ucuzladı ki!…..

    Milletin ve devletin mallarını, toprağını, vatanını,  milli menfaatlerimizi alenen satanlar ve satanlara yardım yataklık edenler;  kainatın mutlak surette yerine getireceği adaletinin (denge) gazabına er veya geç mutlaka uğrayacaktır.

     Maslow’un güdüler piramidinin (ihtiyaçlar hiyerarşisi) ikinci basamağı; GÜVENLİK…. yaptıkları hainlikler kişi de inanılmaz bi korkuya sebeb olur.. Korku arttıkça kişi kalesinin duvarlarını yükseltir….. Korku ve güvenlik bir beraber yürüyen ikiz kardeştirler ve birbirlerini büyütürler…Birinci basamakta çırpınan çoğu gönüllü yardım ve yataklık yapanların, izah etmeye çalıştığımı, doğru anlamaları da zordur, çünkü; temel ihtiyaçları karşılanamayan bu grup zaten ölümle yaşam arasında her gün ölmektedir..  Bu grubun ne zaman, ne yapacağı belli değildir, Hasan TAHSİN gibi bir ilk kurşuna bakar…

   Her türlü problem; ilgili kişilerin ortamında, şartlarında ve seviyelerine göre halledilir, çözülür veya büyür, dışarıdan etkisiz ve yetkisiz müdahalede bulunmayın (talep olsa bile) iyilik ve tecrübe adına da olsa, yapmayın, konuya girmeyin, müdahil olmayın…

    Görüntü, şatafat, hamaset, reklam vb.  arttıkça, içerik maskeleniyor ve  gizleniyordur. Yarasa karanlığı sever…  Söz laf arttıkça, icraat azalır…

   Çalışarak, ter dökerek kazananlara helal olsun, çalarak kazananlara haram olsun..(Fatoş hanım’ dan)

   Kimin kayığına binersen onun küreğini çekersin….

   Anlama, kişilik, karakteriniz ve kaliteniz; çapınız, seviyeniz, verimliliğiniz, güvenilirliğiniz, sürekliliğiniz, tutarlılığınız, kadardır… Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.. Şimdiye kadar yaptıklarınız, bundan sonra yapacaklarınızın en büyük teminatıdır… Yaptıklarınız; hırsızlık, hainlik, sahtekarlık, karanlık ve soygun ise: korku dağları büyür, sesin gürültülü çıkar veya ölümüne susarsın…

    Romantik palavralarla, ekonomik gerçeklerin düellosu…   Yılmaz ÖZDİL  ..hayatları yaşarsınız ..

     ABD’ de en fazla bombalı saldırı gerçekleştiren ‘’unabomber’’ lakaplı Harvard mezunu bombacı ted kaczynski…….nin yazdığı sanayi toplumu ve geleceği adlı manifestosunda….teknoloji ve endüstrinin insanları doğadan ve doğal yaşamdan uzaklaştırdığını, insanların bağımsız düşünme yeteneklerini azalttığını ve toplumu daha zayıf, bağımlı ve MANİPÜLE edilebilir hale getirdiğini iddia ediyordu……

    Kibir ve inat, bir kişinin kendini önce mükemmel görmesini sağlar, sonra da sonunu getirir…                  Lev TOLSTOY

     Enerjinizi……36,5 ta tutmaya önem verin….öncelikle kendinize rasyonel…..uygun doğru ve yeterli zamanında beslenin, su için……..duygularınız, düşünceleriniz, bilgileriniz, ruhunuz, bedeniniz, kalıtımınız, inandıklarınız, bilinç ve bilinçaltınız, kalbiniz, eylemleriniz, hava ve iklim durumu, moral ve motivasyonunuz, içinde bulunduğunuz ortam ve yakın çevreniz, karakter yapınız, …enerji seviyenizle çok yakından ilgilidir…Bu karmaşık yapınızı  doğru öğrenmelisiniz, gelişerek büyürken; kendi  enerjinizi (doğru üretirken ve tüketirken),  mutlaka 36,5 ta ve DENGE içinde  tutabilmeyi  başarabilmelisiniz….

    Demir tava geldi kömür bitti, akıl başa geldi ömür bitti……tekrar ve hiç hayatları yaşamayın…

bozuk…(para her şeyi halleder mi?…)

Ya tüm çırpınmalarını aşan daha yüksek bir anlamı vardır dünyanın, ya da bu çırpınmalardan başka hiçbir şey GERÇEK değildir….Albert Camus

Bir şakayla her şeyi söyleyebilirsiniz, hatta GERÇEĞİ bile…Sigmund Freud,    Freud amca bilinçaltının dile gelebildiğini görmüş…..ne demiş ti düşünür; bilinçaltı sizi yönetir, siz ona kader dersiniz….

Kısmetinizi, kendinizin reel olmayan anayasalarınız kapatmaktadır, çakralarınızın kapanması, basiretinizin bağlanması da bu akışkan olmayan yasalarınız nedeniyle olmaktadır..Bu yasalarınızın bi çoğu reel akıl ve bilgili bilinçli değildir, inandıklarınız, inandırdıklarının çoğu yalan ve yanlıştırr…..!!!!

Fiziksel şiddet düzdür, açıkça görülebilir.. Psikolojik şiddet ise fedakarlıklarla, minnet duygularıyla, suçlu hissettirmelerle ve kurban rolüyle yoğrulmuştur..Pek çok kişinin, çok sevgi(?) sandığı şey, aslında sistematik bir psikolojik şiddet ve manipülasyondur….tunç tataker

Gücü elinde bulunduranlar ve yönetenler; her türlü araç gereç ve yöntemle, insanları KORKUtarak, dürüst ve doğru eğitimsiz bırakarak, her şeyi manipüle ederek, her türlü şiddeti her yol ile yapmaktadır… Hep bana rab bana, diyen ve sistemleri zamanla tamamen alma  şeklinde çalışan, verme sistemleri iptal edilmiş, hırs ve intikam abidesi haline gelmiş zehirli kobraları inceleyelim….

Kainat aslında tamamen bi alma-verme esasına göre işlemektedir….Devamlı bi hareket  halinde ve devir daim içinde dönmektedir

Kainatın bi canlı türü insan; alemin en etkili  ve en tehlikeli türü olarak bugünlere gelmiş devam etmektedir….Bu tür; yaradılış itibariyle müthiş bi DENGE esasına göre HUZURu bulabilen ama aynı zamanda da karışık ve karmaşık bi yapıdadır….Bu yapıyı akıl ve bilimin ışığı altında iyi öğrenmek ve yönetmek her canlının yaşam süresinde çözebileceği bi şey değil….(her zaman olduğu gibi istisnalar kaideyi  esasları bozmaz..)

İnsan bozuldu mu çaresi yoktur, demiştir, düşünürün biri……  Bozulma, imalat hatası, zararlı veri girişi, kullanım hatası gibi nedenlerle olmaktadır…İnsanlar alemi olarak bildiğimiz; ama tamamen şeytanlar alemi olan bu alem ve bu alemin sistemleri, insanın yapısını  bozmak için her türlü  araç ve gereci kullanarak her şeyi yapmaktadır….

Bozuk ve çürük elma bitişiğindeki elmayı da nasıl çürütürse, bozuk insanda en yakınındakini bozar…Etkilenme genelde üzüm üzüme baka baka kararır yasasına göre  işlese de,  bozuk olanın sağlamı da bozması ile yola devam eder…Huylu huyundan vazgeçmez, can çıkarmış huy çıkmazmış…Suyu geçmek için  akrebi  sırtına alan  kurbağa akrep tarafından sokulur, hani anlaşmıştık diyen kurbağaya akrep, ne yapayım huyum bu, demiştir….

Bu akrep ve zehirli kobraların sistemleri tamamen alma esaslıdır, verme sistemleri iptal olmuştur…Hal böyle olunca ; alma-verme esasında DENGE sağlamak imkansız hale gelmektedir…Denge sağlanamayınca, HUZURa erebilmek pek mümkün olmamaktadır….  Şeytanlar alemi, akrep ve kobra savaşlarına sahne olmakta, insan olan ve insan kalanların insanca yaşama şansı kalmamaktadır

Düşünürün biri ne demişti; dünyayı yüzde bir yönetir, yüzde dört bu yüzde birin yalakalığını yapar, yüzde beş dünyadan haberi olmayan yüzde doksanı uyandırmaya çalışır…..  

Her türlü kaybetmek; insan egosunda üzüntü, sıkıntı ve rahatsızlığa neden olmaktadır. Bu tavla maçını kaybetme de olabilir..(tavlayı sen ben oynadığımızı düşünürken esas oyuncuyu unuturuz üçüncü oyuncu, zardır..)

Nakit mi, kredi kartı mı sorusuna 3240 kişinin verdiği cevaplara göre; nakit ödeme yapanlar 7 üzerinden 4.1 kayıp acısı yaşarken, kredi kartı ile ödeme yapanlar, 7 üzerinden 3.4 kayıp acısı (kartların bizi ödeme anında uyuttuğunu uyuşturduğunu ve acısız hallettiğini  görebiliyoruz, ödeme vakti gelince de olan olmuş atı alan üsküdarı geçmiş, geçmiş olsun…) yaşıyorlarmış…Beyin acı veya haz ile daha aktive oluyormuş, tercih ve takdir kendinizin: acı ile mi, hazla mı ?…..Hangisini daha çok tercih ederseniz, alışkanlık yapar ve onu büyütürsünüz ve zamanla o büyüyen egonuzun (acıdan veya haz dan beslenen) talimatlarının ve yaptırımlarının dışına çıkamazsınız..

Öyle ki ilerleyen yaşlarınızda bu kontrol edilemeyen, eğitilememiş, terbiye ile olgunlaştırılamamış egonuz; çukura yolculuğunuzun en önemli yoldaşı ve sebebi olacaktır….

Para, para, para…..demiş, Napolyon     Para ile uyumlu, dengeli ve gerçekçi geçinemiyoruz maalesef…Yeterli eğitim ile bilgi ve bilinç durumumuz maalesef içler acısı…Para ile olan ilişkiniz, kendinizle olan ilişkiniz kadar önemli ama maalesef ne kendimizle aramız ne de para ile aramız hiç iyi değil….Dünyayı yöneten güçlerin kurduğu sistem para ile her zaman ve her türlü hepimizi yavaş yavaş öldürüyor ama biz bu silahın önüne yatan gönüllü ahmaklar olmaktan kendimizi kurtaramıyoruz

Para ile insanımızın dansı;

Parasını yiyemeyenler ama paraları onları kıtır kıtır halledenler,

Parası ile vals yapanlar,

Bilgi ve bilinci olmadan para ile halay çekenler, diye bu dansları   tanımlayabiliriz…

Burada söz ettiğimiz para; kişinin bizzat kendi kazandığı paradır…Dördüncü bi grup daha var, onlarda para hırsızları…..Bu grup; bukalemun tipler, aleni hırsızlar,  hasta ve ölüm yatağında olanı  bakıyorum ayaklarında soyanlar, parayı görünce biti kanlananlar, paralı olanı gömmek için timsah sessizliğinde manda sabrında bekleyenler, çaktırmadan tırtıklayanlar, paralı olanı bi an önce gömmek için dost görünümündeki  kazan nerde kaynarsa maymun orda oynar şebekleri…….

Velhasıl gözünün biri dolar diğeri ile yuro, boynuzları ise sterlin olan iki ayaklı şeytanlar o kadar çok ki….Bu alemde insan kalmak, insanca yaşamak epey zor…

Para her şeyi halleder mi?….

Bilinçaltınızı temizler mi, gönlünüzü temizler mi, iç huzurunuzu sağlar mı, kilo almanızı veya çok zayıflamanızı önler mi, stresinizi ve sinirlenmenizi önler mi, sağlıklı doğru ve zamanınızda beslenmenizi sağlar mı, sağlıklı ve düzenli sex yapmanızı sağlar mı, beyin beden ve ruhunuzu; temizler, besler ve arındırır mı?….keyifli  ve huzurlu olmanızı sağlar mı?…denge içinde iyi ve güzel yaşamanızı sağlar mı?…soruları çoğaltabiliriz, bazılarını paralı olanlara sorarak ufkunuzu aydınlatabilirsiniz…..

Paranızla gerçekçi bir ilişkiniz yoksa ve iyi doğru geçinemiyorsanız; para sizi yönetiyor ve canınıza da okuyordur, önerim paranızı siz yönetebilmelisiniz, para sizi yönetmemelidir, derim, becerene de bravo derim…

Gerçeklerden uzaklaştıkça hayal aleminde derbeder bi hayatınız olur….hayal tacirleri dünyası burası, dikkattt….

kıvır…kıvır…

Kıvır kıvır…….

Aynı kişilerle, aynı yerlerde ve aynı yollarda iseniz; AYNI şeyleri tekrar tekrar yaşayacaksınız, yaşıyorsunuz demektir

İlişkilerin zamanla eskimesi, bozulması ve birbirine düşman hale gelmesi; ilişkilerin çeşidi, içeriği, nicelik ve niteliği ile ortaya çıkar…Derinlerdeki (bilinçaltı) bastırılmış ve kamufle edilmiş, duygu, düşünce ve inançların gün yüzüne çıkmasıdır…Bi çok insan kılıklı başlangıçta; derinlerindeki bastırılmış aşağılık şeylerini gizler.. Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu gibi.. Başlangıçta insan gibi, dürüstçe davranabilmek, her insan kılıklının yapabileceği şeyler değildir.. Dürüstlük pahalı ve ağır bi yüktür, herkes bu yükü taşıyamaz.. Her zaman insan gibi dürüst olanları, şeytanlar aleminin insan kılıklı mahlukatları, yaşatmaz…

Rahatınızı bozmazsanız, rahat sizi bozar

Hoşgörü, tolere etmek, yanında olmak, veren el alan elden büyüktür, saygı gereği, vb..nedenlerle aptallıklara devam etmenin, kendi özünüze saygısızlık olduğunu unutmamalısınız…Kendinize bu saygısızlığa devam ettiğinizde; herkese ve her şeye yetiştiğinizi zannederken, kendinize çok geç kaldığınızı görürsünüz.. Sizde ki kendilerini, bitirenleri zamanında iyi görmeli ve bu zararlı yüklerden çok geç olmadan kurtulabilmeli, üzerinizden atabilmelisiniz…

’Çin de 2540 km. yan yollarla 2800 km. olan otoyol 2,5 milyar dolar maliyetle yapılmış…Kuzey Marmara yolu 463 km. maliyeti 8 milyar dolar,  İzmir-İstanbul otoyolu 426 km. maliyeti 11 milyar dolar..’’Fatih ALTAYLI    (Altaylı teyit ederek yazmıştır ve doğrudur, ..)    KAÇ KAT fazla  maliyetle yapılmış bu yollar….vay vay vay…bu nasıl vahim ve vahşi bi şey ……neden gündemimizde yok bu vahşet, kimi ilgilendirir, kimdir bunun sorumlusu,……bu rakamlarla yer yerinden oynaması lazım, etkili ve yetkilisi yok mu bu güzel memleketimin ve insanlarının, ……..

Osuruktan terazinin boktan olurmuş dirhemi…..

‘’güzel yaşamanın yolu, değeri gerçekten değerli olana vermek, değerden yoksun olana karşı da kayıtsız kalmaktan geçer…’’  Marcus Aurelius      (kendi değerini bileceksin, değerli olacaksın ve değersizi göreceksin ve kayıtsız kalacaksın.. çok zor be marcus amca….imkansız değil ama…büyümek tekamül edebilmek lazım..niyeti olana ve doğru çalışana olur, olmaz değil…)

‘’ kendini (nefsini, içindekini..)yenmek’’ kadar kutsal bir savaş, kendi sınırlarını aşmak kadar büyük bir zafer yoktur…. Stefano E. D’Anna

’kendinizle yüzleşmek büyümenin başlangıcıdır. İsanlar gerçek potansiyellerini ancak kendi karanlıklarıyla yüzleşerek keşfedebilirler..’’  Carl Gustav Jung

Menfaati bitenin ihaneti başlar….

Abd’li filozof nicholas   butler….dünyada üç grup insandan oluşmaktadır..Bir şeyi yapan, ortaya çıkaran küçük ve seçkin bir grup..Bir şeyin yapılmasını seyreden daha büyük bir grup..Ne olup bittiğini bilmeden yaşayan muazzam bir kalabalık….diye bi tespitte bulunmuş….grubunuzu iyi ve doğru biliyor musunuz….

Tilki öpüldüğü dükkana geri geri gidermiş…..

Tilki şeyini taşa sürttüğünde dağı şey ettiğini zannedermiş…

Alıştırmayın, alışmayın…Rüzgarsız havada dönen fırıldağın bi üfleyeni vardır derler ama bunlar üflemeden de dönüyor…Kıvır kıvır kıvırma uzmanı olmuşlar…

Beynimizde ki sinir hücreleri gibi işlem  yapan, kalbimizde de 40 bin duygusal sinir hücresi varmış, beyin ile kalp arasında dürüst akıl ve bilim bilgileri ile sağlıklı, dengeli  ve rasyonel bi iletişim ve işbirliğini sağlayabildiğimizde ve bu işbirliğine bilinçaltımızı dahil edebildiğimizde; akıl beden ve ruhumuzun birliğini, bütünlüğünü sağlayabileceğimizi, neticede HUZURlu olabileceğimizi, düşünüyorum…

‘’sana her zaman başka birisi gibi olman öğretilmiştir..Hiç kimse sana KENDİN OL  ve varlığına saygı duy, o tanrının bir armağanıdır dememiştir.’’ Osho

Bilinçaltınız sizi yönetir, siz buna kader dersiniz, demiş düşünür….İnsan kadar kıvırma uzmanı bi canlı türü yoktur…İyi olur kendinden bilir, kötü olur sen den benden ve kaderden…Bi türlü kendini görmek istemez, çevir çevir, kıvır kıvır……

‘’diktatörler muhaliflerine hep ‘’hain’’ der.  Biat edersen vatansever, değilse hainsin.. Oysa Kur’an’a göre hain, kamu malı çalandır.’’.(nisa;105-115)  R.İhsan Eliaçık

VATAN VE MİLLETİNİ SATAN; DİNDEN, İMANDAN VE NAMUSTAN BAHSEDEMEZ..  M. Kemal ATATÜRK

çınar ağacı…

Çınar ağacı devrilince, herkes odun toplar…Çınarın devrilmesini  ölümüne bekleyen, timsah sabrında ve manda genişliğinde ki insan kılığındaki  ODUNları, zamanında iyi görmeli ve gereğini yapabilmelisiniz, aksi halde bu  aşağılıklar; ateşinize odun atarak sizi yakabilirler, dikkat….

İyi çırak ustası yokken anlaşılır…

Uykudan uyanmanın verdiği sancı, uyanamamanın verdiği zarardan  iyidir… 

Alışkanlıklarınızın, inançlarınızın, bağımlılıklarınızın; köle ve esiri olmuşsanız: yaşadığınızı zannetmeyin…

Hangi yolu seçmişseniz; o yolun: yolcusu, hancısı veya yolu olmuşsunuzdur..

İnançlarınız; düşünmenizin, sorgulamanızın ve aklınızı kullanmanızın önündeki en büyük engeldir…

Vicdan içinizdeki tanrıdır.. V.Hugo

İçinizdeki bu tanrı, özellikle küçük büyük kazanma ve kaybetme anlarında dile gelir, sahibine seslenir ama işine gelmeyeni duymayan sahibi salağa yatarsa; kişinin bilinçaltına bunların hepsinin kaydını yapar. (amel defterine yazar.) Zamanla dolan bu amel defteri kişinin bilinçaltını lağıma çevirir..Lağım gibi olan bilinçaltınızı  bedeniniz taşıyamaz ve isyan etmeye başlar.. Vicdanı bloke eden şeyler genellikle şeytanın İNANÇ adı altında size yutturduğu, sizin de gönüllü yuttuğunuz şeylerdir.. Vicdanınız;  tanrınızın sesidir, DUYMAMAZLıktan, gelmeyin, onu kandırmaya çalışmayın, kandırdığınızı zannetmeyin…..…

‘’tanrı büyüktür’’ der, ertelersiniz,

‘’tanrı affeder’’ der, sıyrılırsınız,

‘’tanrı rızası için’’ der, çalarsınız,

‘’tanrı bilir’’ der, oyalarsınız,

‘’tanrı korusun’’ der, çarparlar,

‘’tanrı yanımızda ‘’ der, terk ederler,

‘’tanrı görüyor’’ derler, gizlerler,

 Demek ki  hakkında hayırlısı buymuş derler, teselli ederler,….

Birbirimizi, sömürmek ve yapılan tüm ahlaksızlıkların üzerini  kapatmak  için en kusursuz bi örtüdür, tanrıyı kullanmak….Tanrı ile aranıza vekaleten koyduğunuz her şeytan, tanrınızı kandırmak için bi şaklaban….İnançlar; tanrıyı kullanmak ama onu kandırdığımızı zannetmek, aslında en büyük günahtır…Tanrı asla bu günahları affetmez ve hesabını er veya geç mutlaka görür.. Her gün hesabımızı görüyor ama şeytanlığa devam ediyorsunuz…

Hesapsız osuruk bok çıkarır..Bilinçaltınızda ki, hesapsız osuruk gibi; dil sürçmesinde, şaka da, kazanır veya kaybederken, zor zamanlarda, kıvırırken, kıç atarken, hesap öderken, yolculukta, yatakta, mutfak ta,  vb. genellikle osurur… Bu osurukları, görmez, duymaz, ve iyi okuyup gereğini zamanında yapmaz, yapamazsanız, osuruk kişilerce öpülmekten, insan gibi yaşamaya, fırsat bulamazsınız….!!!!

Bulgaristan’daki akrabamız, kominizmi şöyle  anlatmıştı, ‘’dışarıdan bakınca, kadife yumuşaklığı görürsün, içine girince ellerinle dokununca, kılçıkları eline batar’’’ İZMin her şeyi tehlikelidir, insani değildir….

Erbakan hoca da şöyle demişti, ‘’çocuğa küçükken lokumun içinde vereceksin..’’

Evet, ZEHİR bize inandıranların, bizim de sazan gibi atlayıp, inanmamızda…

Ne diyor ekonomik tetikçiler: yolları yapacaksınız, arabaları vereceksiniz, borçlandıracaksınız,  özelleştireceksiniz, ürettirmeyip hazıra alıştıracaksınız ve onlar sizin köleniz olacaktır….

En az olan bulunan var olan en kıymetlidir…Bu gün için nedir bunlar,  ALTIN ve GÜVEN…..

 Kendinize sorun bakalım,  GÜVENilirliğiniz, kendinize güveniniz,  sazan gibi oltaya atlayıp inandırmaya çalıştıklarına hazır ve yutmaya hazır mısınız, içinizde ki kendinize güveniyor musunuz…????

Eskilerden güzel bi söz vardır; ağır ol batman çek hafif taşa g..t silerler….Hafif taş mısınız, ağır mısınız?..

Arkadaşın kökeni, arka-taş’tır, yani arkanı emanet ettiğin en güvendiğindir, yani badi derler, muharebede arka arkaya, sırt sırta savaşacağin can silah arkadaşındır….Bakın bakalım, arkadaşlarınız ne kadar sağlam, arkanızdaki …..siz de ne kadar sağlamsınız?…

Askeri talimnamelerin esas temeli, mantığı, anayasası; kanla yazılmasıdır, her bir maddesinde can ve kan vardır…….. Yazılarımda bu esas temelindedir….

’Beden hatırlar, kemikler hatırlar, eklemler hatırlar, hatta serçe parmaklar bile hatırlar, bellek, hücrelerin kendi içindeki resimlere ve duygulara işlenmiştir. Anılar, bedenin herhangi bir yerine bastırıldığında, sıkıldığında, hatta hafifçe dokunulduğunda içine su çekmiş bir süngerde akan su gibi dışarı çıkabilir..’’ Clarissa P. Estes        gulçinkosarcom