İNSANA BAKIŞ-1

Günümüz insanı mutsuzluklarıyla baş etmek için genellikle “Güçlü” olmayı seçiyor. Duygularını bastırıyor yada inkar ediyor. Bu çaba insan beyninin düşünen kısmının (IQ), hisseden kısmını (EQ) bastırması anlamına geliyor. Netice de geriye ne düşünen ne de hisseden mutsuz birinsan kalıyor.

IQ düzeyinin ne olduğunu birçoğumuz bildiği halde pek farkında olmadığımız EQ (Emotional Qualities) konusu günümüzde daha önemli durumdadır. Kısaca EQ’yu açmak istersek; Duygusal zeka; kişisel davranışları, reaksiyonları, iletişim biçimini belirleyen yetenekler, tutumlar ve yeterliliklerden oluşmaktadır. Bu konulardaki başarı:

  • Memnuniyet
  • Diğer insanlarla iletişim kurabilmek
  • Stresle başa çıkabilmek
  • Kendiyle barışıkolmak
  • Kontrollü algılayış olarak kendini göstermektedir. Neticede; mantık-duygu dengesi sağlanmaktadır.

Araştırmalarsonucu ortaya çıkan bazı temel sonuçlar:

  1. Yüksek EQ’ya sahip insanlar, daha mutlu, daha sağlıklı ve ilişkilerinde daha başarılıdır.
  2. İş yaşamında hızlı yükselir, ast ve üstleri tarafından sevilir.
  3. Bağışıklık sistemleri güçlüdür.
  4. Duygu ve mantık arasında dengelidir. Kendi duygularının farkındadır. Başkalarına sempati ve sevecenlik ile yaklaşır.

Mutlu olmak için yapmamız gereken şey, aslında kendimiz olmaktır. Zaman içinde gelişebilir, değişebiliriz; fakat kendi doğamıza ters düşecek şekilde gelişmeye çalışırsak doğaya ve milyonlarca yıllıkevrime karşı savaşıyoruz demektir. Kendimiz ve çevremizle savaşmadan huzurlu, sağlıklı ve başarılı yaşayabilmemiz için, kendimizi ve kendimiz dışındakileri iyi tanımlamalı iyi algılamalı ve doğru biçimde anlamalıyız. Kişisel güç, fiziki ve zihinsel güçten oluşur.

  1. Fiziki güç: Yeme, İçme, barınma, kas gücü ve sekstir.
  2. Zihinsel güc ise: (Zeka, düşünme seviyesi) IQ + (Duygu, düşünce, inanç) :EQ’ dur.

Bu iki esas olgunun bilgi ve icraat ile bütünleşmesi sonucu kişisel güç ortaya çıkar. Kişisel gücün dışında, kurumsal (organize) güç vardır. Kurumsal güç; görevler, rütbeler ve talimatlarla belirlenmiştir. Kişisel güç ile kurumsal gücü; dengeli, uyumlu ve uygunluk çerçevesinde birlikte götüremeyenler problemlerle karşılaşmaktadır. Burada dikkat edilecek en önemli husus; bu iki gücü, yer, zaman ve işlev olarak birbiri ile karıştırmamaktır.

Devam edecek→

KENDİNİZLE SAVAŞIN

İLK ÖNSÖZ YOKTUK, VAROLDUK; varız, bir gün yok olacağız. Yaşam, akıp giden birsu, geriye doğru birsalise bile gitmeyen zaman gibi. Her konuda, her zaman mücadele edelim. Yardımlaşmayı ve paylaşmayı unutmadan. Tecrübeleri yeniden kazanmayalım; alalım, kullanalım aklımızla beraber. Maksatlı da olsa bize yapılan ikazların aslında bize altın tepside sunulmuş armağanlar olduğunu unutmadan. Sahip olduklarımızın farkında olalım, sağlık içinde, sağlığın korunmasını bilerek, önemli bir zenginlik olduğunun farkında olarak. Şairin dediği gibi;

Baki olan, bu kubbede hoş bir seda yayabilmek, bırakabilmek, önyargısız, beklentisiz sevebilmek herşeyi.

Kazanmak için mücadele edelim. Kazanmanın – ama ne olursa olsun- küçük büyük tadını bilelim ve her konuda mücadeleyi bırakmadan, mücadelenin bir anlamda yaşam olduğunun farkında olalım. Aklınız, gücünüz ve yeteneklerinize uygun, haddinizi hududunuzu bilerek son günümüze kadar mücadele.

Ocak 2012 SON ÖNSÖZ Kendi iç konuşmalarım, içimdeki muharebeler, muhasebeler, hesaplaşmalar, değerlendirmeler. Dışarıdan, günlük yaşamdan, kopuk değil. Bazen ilgiliyi karşıma alarak, (sanal) ona yaptığım konuşmalar. Eş, dost sohbetlerinde tartıya, görücüye, değerlendirmeye sunulmuş konuşmalar. Hepsinden önemlisi neticede; sıkıntıların çözüm yollarını (denenmiş ve olumlu netice alınmış) da okuyuculara aktaran ve bunu bir görev bilen, yaşam tecrübeleri kılavuzudur. Kitabımın ikinci basımında, söz konusu kişileri rencide etmeden, açığa düşürmeden, okuyucuyu aydınlatarak kitabımın daha da faydalı olmasına katkıda bulunan, yazıları yazdıranlara teşekkür ederim. Yazılarım edebi ve bilimsel metin değildir. Konunun uzmanlarından beni bağışlamalarını diliyorum. İçimde ve karşımdakine konuşurcasına kaleme aldım. Belki yazılarımı güzel hikaye ve olaylarla, profesyonellerin katkısı ie genişletseydim dört, beş kitap haline getirebilirdim veya 500- 600 sayfalıkta olabilirdi. Ama kısa, öz ve hepsi bir yerde olsun istedim. Bloğumda ilk kitabımdan olduğu kadar; devam eden bu hoş kubbemde karşılaştığım ve karşılaşmaya devam edeceğim bir çok konu ve olayla ilgili nacizane duygu, düşünce ve analizlerimden payıma düşenleri aktaracağım..Duygu ve düşüncelerinizi kontrol ve yönetebildiğiniz de kendinizin patronu olabilirsiniz,kendinizi iyi sorgulayın bakalım, kendinizin patronumusunuz?Takdir okuyucularımın ve takipçilerimin. Ocak 2013

Bloğumda ifade edilen fikir ve yaklaşımlar Blog yazarının, hayatında bizzat yaşadığı olaylardan ve karşılaştığı durumlardan aldığı dersleri, geriden gelenlere ve bazı şeylerin farkına varamamış insanlara, çözüm ve tedbir öneren, adeta iyileştirici hap olarak faydalı olmak maksadıyla yazılmıştır. Tabii anlayana, anlamak isteyene, yaşantısında, tarihi hataların daha az olmasını isteyenlere, genellikle belli olan hayatın formüllerini bizzat kendisi de keşfetmeye çalışarak zaman kaybetmek istemeyenlere arz olunur. Kendinize karşı zaferler kazanmanız dileklerimle. Ben her şeyi kendim yaşayarak öğreneceğim diyebilirsiniz. Fakat hayat düşündüğünüz kadar uzun değil. Ne demiş üstat:

İnsanlar çok çabuk yaşlanır, çok geç akıllanırmış.

Kitabımda ve bloğumda, yaşanan olaylar ve yaşamın hikayeleri anlatılmamıştır. Alınan dersler, tecrübeler, bilgi ve önemli şahsiyetlerin ışığı ile birlikte okuyuculara takdim edilmiştir Kendi yaşamınız kendi elinizde. İster yolunuzdaki aydınlatıcı ve ikaz işareti ışıklarını dikkate alarak, isterseniz tanrının tuğlalarını kafanıza bir bir yiyerek, aklınız başınıza geldikçe, yaşam yolunuzda ilerlersiniz, tercih ve takdir sizin. Saygılarımla. Kitabımda ve bloğumda yazılanlar ve yazılacaklar; edebi ve hukuki metinler değildir. Hayat, iş ve insan ile ilgili tecrübeler konuşma üslubu içinde yazılmıştır. Hürriyet UĞURCAN